31 Mayıs 2011 Salı

Bakımlı Bir Gelin Olmanın Püf Noktaları

Mayıs bitiyor bugün ama hava hala yazı çağrıştırmıyor insana.. Oysa bugünlerde insanın içi cıvıl cıvıl olurdu havanın etkisiyle, şimdi ise bir rehavet var üzerimde. Silkelenmem gerek! Haftasonu yakın bir arkadaşımın düğünü var, Denizli yolları gözüktü bize.. Umarım haftasonu hava güzel olur da keyifli geçer düğün. Düğünlerin olmazsa olmazı tabiki gelinler ve gelinler deyince akla gelenlerin başında - ki gelinlikten sonra- saç, baş, makyaj vs.. Her zamankinden güzel ve farklı görünmeyi hangi gelis istemezki düğününde. İşte gelinler için aylar öncesinden başlayan bakım önerileri şöyle..

6 ay önce

Büyük günde kusursuz görünmenin ve cildinizin ışıl ışıl parlamasının, her şeyden önce gelen ve en basit yolu bol su içmekten geçiyor. Toksinlerden arınmak ve gerekli ışıltıya kavuşmak için en etkili ve ucuz yol bu. Günde en az sekiz bardak su içmelisiniz ve su içmeyi sevmiyor ve anlamsız buluyorsanız, aroma katması için limon dilimleri kullanabilirsiniz. Bu yöntemle aynı zamanda fazla kilolarınızdan da arınmış olacaksınız ;)

5 ay önce

İyi bir cilt bakımı şart! Her sabah ve akşam cilt temizlime-tonikleme-nemlendirme üçlemesini özenle ypmalısınız. Heftadda bir kez gerekli maskelerle ölü derilerden kurtulmayı da unutmayın.. Ayrıca en kısa zamanda bir vücut fırçası edinerek, sabahları en az 3 dakika vücdunuzu fırçalamanız ölü hücrelerden kurtulma, detoks ve selülit oluşumunu önlemesi açısından önemlidir..

4 ay önce

Sıra ayaklara geldi.. Özellikle açık ayakkabı giyecek olan gelin adaylarının ayaklarına yeterince özen göstermeleri gerek. Hergün ılık suda ayaklarınızı ovalayıp ardından nemlendirici kremle masaj yapmayı unutmayın.. Krem sürdükten sonra, yumuşatıcı etkisini arttırması için çorap giymeye özen gösterin..
3 ay önce
Gelinlik modeli artık bellidir.. Buna göre saç ve makyaja karar vermek gerek. Makyajınızı kendiniz yapmayacaksanız birkaç yerden randevu almanın tam sırası.. Gelin saç modelleri ile ilgili bir sürü kaynaktan faydalanabilirsiniz ki, en kolayı her zaman elinizin altında olan internet seçeneğidir. Modelleri inceleyip, kendiniz de ne görmek istediğinize göre karar vermeye başlasınız iyi olur.. Bu arada saçlarınızın bakımını da ihmal etmeyin.. Yıpranmış ve kurumuş saçlara haftada bir, normal saçlara da 15 günde bir nemlendirici kür uyguluyoruzzz.. unutmayalım ;)



8 hafta önce
Sıra geldi ten rengine.. Bronz olmak istiyormusunuz? Bu konu hepimizin bildiği gibi çok hassas bir mevzuu.. Güneşte bronzlaşma imkanınız varsa şanslısınız, hemen güneşlenmeye başlayın. Ancak başka yöntemlerle bronzlaşmak niyetindeyseniz, bununla ilgili de denemelere başlamanız gerek. Düğün gününde görüntünüzde herhangi bir sorun olsun istemiyorsanız güvendiğiniz, bildiğiniz ürünler ya da solaryum merkezlerini tercih etmelisiniz. Ancak öncesinde mutlaka ölü hücrelerden kurtulmayı unutmayın!

7 hafta önce

Elleriniz.. Her zaman gözönünde oldukları gibi, o gün ekstra dikkat çekecekler.. Bu yüzden şimdiden el ve tırnak bakımına başlanmalı, koyu renk oje sürmeyi bir an önce kesmeli ve tırnaklarınızın nefes almasına izin vermelisiniz. Her akşam badem yağı ile tırnaklarınıza masaj yapabilir, eğer kırılgan tırnaklarınız varsa 15 günde bir tırnak kuvvetlendirici sürebilirsiniz. Özellikle el yıkadıktan sonra el kremi sürmeyi de alışkanlık haline getirmenizde fayda var ;)

6 hafta önce

Prova zamanı! Saç ve makyaj denemelerinizi yaptırıp, bunları mutlaka fotoğraflayın. Hatta gün ışığında çektirmekte fayda var.. Makyajınızın ve saçınızın nasıl durduğu konusunda gerçek bir fikir edinmenizi sağlayacak bu fotoğraflar..

5 hafta önce

Haftalar, hatta aylar sonra, rüya gelinlik, mükemmel uyumdaki ayakkabılar, vintage görünümlü aksesuarlar için dükkan dükkan koşuşturduktan sonra, ayaklarınızı dinlendirme vakti geldi. Ayaklarınızı rahatlatmak için içine birkaç damla lavanta ya da yasemin damlattığınız suyun içinde bekletin. Ya da iyi bir ayak masajı da süper olur!

4 hafta önce

Sıkı cilt bakımı rejimine devam, çok az kaldı. Bu arada gün içinde yorgun, susamış cildinizi yumuşatmak ve nemlendirmek için masanızın üzerinde ya da çantanızda mutlaka nemlendirici krem bulundurun – özellikle de klimalı bir ofiste çalışıyorsanız bu çok önemli.. Ve alkolden uzak durun. Stresli ya da gergin hissediyor olsanız bile, alkol alımını minimum düzeyde tutmalısınız; çünkü alkol cildi ve saçı kurutuyor malesef..

3 hafta önce

Tüm koşuşturmacadan sonra biraz kendinize zaman ayırın. Düğün hazırlıkları, aileler ve yeni ev telaşı bu dönemde insanı çok yoruyor ve yıpratıyor.. Kokulu mumlar ve favori CD’niz eşliğinde köpüklü bir banyo keyfi rahatlamanızı ve stresinizi atmanızı sağlayacaktır. Sadece bir saatliğine de olsa tüm bu telaşı unutmanız için ne gerekiyorsa yapın.

2 hafta önce

Eğer saçlarınızı boyuyorsanız, şimdi tam zamanı.. Böylece rengin oturması gerekli zaman sağlanmış olur ve uzama esnasında oluşan renk farkını da önlemiş olursunuz.. Gerekli ise saç kırıklarının temizlenmesi de bu süre içerisinde yapılmalıdır.

1 hafta önce

Son rötuşlar! Bir güzellik salonuna gidip istenmeyen tüylerden kurtulma vakti. Ayrıca kaşlarınıza da burada şekil verdirtebilirsiniz, makyajınızın ne kadar daha iyi oturacağına inanamayacaksınız. Üstelik kirpiklerinizi de renklendirtebilir ve balayında sahilde maskara yoksunluğunun aklınızı meşgul etmesini engelleyebilirsiniz. Ve hazır gitmişken bir hafta sonraki manikür pedikürünüz için randevu almayı unutmayın (düğünden bir gün öncesini ayarlamaya çalışın).

1 gün önce

Saçlarınızı bugün yıkamanızda fayda var.. Yeni yıkanmış saça şekil vermek her zaman daha zordur, özellikle de düğün için bir topuz taşımayı planlıyorsanız. Tokalar ve firketeler de taze yıkanmış saçta zor durur. Manikür ve pedikürünüzü de bugün aradan çıkarmanız yarın için zaman kazanmanıza sebep olacaktır. Kaşlarınızı kontrol edin, son dakika müdahalesine ihtiyaçları var mı? En önemlisi, bugün kesinlikle makyaj yapmamalısınız – cildinizin nefes almasına izin verin!

Ve sizde rahat bir nefes alın, mutlu gün artık çok yakın.. Kimse gözünü sizden alamayacak, herşey çok güzel olacak!!

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Sinema ve Kitaplar

Geçtiğimiz hafta sonu epey hareketli geçti bizim için.. Alışveriş, gezme, sinema, kitap fuarı ve aile ziyaretleri derken nasıl geçtiğini anlayamadığımız güzel iki günü arkamızda bıraktık. [Bu arada bir önceki hafta Adana'ya gitmiştik, ama henüz fotoları aktaramadığımız için yazmak istemedim, ilerleyen zamanlarda ekleyeceğim inşallah;)]

Bu hafta 2 film izledim. Biri daha önce gösterime giren ve adından çokça bahsettiren Aşk Tesadüfleri Sever filmi oldu. O kadar çok duymuştum ki mutlaka izlemeliyiz rüzgarına kaptırdım ne yazık ki kendimi.. Ne yazık ki diyorum çünkü benim için hayal kırıklığı oldu biraz bu film.. Gerçek anlamda tam Türk filmi olmuş, her şey tamamen tesadüf.. Ama nedense bir sonraki sahneyi tahmin etmek zor değil, sanırım bu da tesadüfff ;-P Oyunculara diyeceğim yok, Mehmet Günsur'u başarılı bulsam da filmi kurtarmadı ne yazık ki.. Filmde dikkatimi çeken bir nokta da mantık hataları.. Kalp ritmi bozuk, yüksek efor sarf edemeyen birinin, asma katlı dik merdivenleri olan bir stüdyo dairede oturması pek bir anlamsız geldi bana.. Ayrıca film müzikleri de abartıldığı kadar yok maalesef, Kaybedenler Kulübü daha iyi iş çıkarmış bu konuda..


Gelelim haftanın diğer filmine.. Bayıldım, adı bile çok lezzetli :) Şuanda gösterimde olan İncir Reçeli nden bahsediyorum.. Filmi izlemeye karar verdiğimizde çok yüksek beklentilerimiz yoktu, sanırım bunda Aşk Tesadüfleri Sever deki hayal kırıklığımızın da etkisi oldu.. Ama film ilk kareden itibaren öyle bir sardı ki neye uğradığımızı şaşırdık. İşte aşk bu dedirtiyor insana.. Aşk ve gerçek hayat, çaresizlik, umut ve umutsuzluk, yanındakinin/hayatındaki her şeyin kıymetini bilmek, anın tadını çıkarmak, gülmek ve ağlamak.. Tüm bu duyguları yaşatıyor insana film.. Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.. Ben çok beğendim ve etkilendim..


Gelelim bu haftanın diğer ganimetlerine.. Kocaeli'de düzenlenen 3. Geleneksel Kitap Fuarına gitme fırsatımız oldu Cumartesi günü.. Büyük bir alanda ve epeyce çok yayın evinin katıldığı bu kitap fuarının daha önceki versiyonlarına gitmediğim için üzüldüm neredeyse.. Eşim ve ben kitap okumayı çok sevdiğimiz gibi kitap sergilerini dolaşmaktan, kitaplar hakkında yorum almaktan büyük keyif duyduk fuarda.. İşte kitap fuarı ganimetlerimiz..

20 Mayıs 2011 Cuma

Karayip Korsanları : Gizemli Denizlerde

Öncelikle geçmiş olsa bile, herkesin 19 Mayıs gençlik ve spor bayramını kutlarım. Bayram ve tatil olması nedeniyle yeğenim bizimleydi dün. Ona güzel bir tatil günü yaşatmak için elimizden geleni yaptık diyebilirim ;) Aksiyonlardan birisi de sinemaya gitmek oldu, Karayip Korsanları ortak seçimimizdi. Gerçi ilkinden sonra diğerlerini pek beğenmemiştim ama yinede merak ettim..

Filmin vazgeçilmezi tabiki, Johnny Depp.. Kesinlikle kariyerinin tepe noktası olduğunu düşünüyorum bu seri filmin.. Bu bölümde adından söz ettiren Penelope Cruz var tabii bir de, genel olarak kendisini çok beğenirim ayrıca ekleyeyim ;)

Yapımcılığını Jerry Bruckheimer ve yönetmenliğini Rob Marshall’ın üstlendiği “Karayip Korsanları: Gizemli Denizlerde”, macera ve mizah unsurlarını bu defa Disney Dijital 3 Boyutlu olarak aktarıyor. Johnny Depp, aksiyon dolu bir dürüstlük, ihanet, gençlik ve ölüm hikayesindeki simgeleşmiş Kaptan Jack Sparrow rolünde ve yolu geçmişinden gelen bir kadınla (Penelope Cruz) kesişiyor. Jack hem aralarındakinin bir aşk olup olmadığından, hem de kadının efsanevi Gençlik Çeşmesi’ni bulmak için kendisini kullanan acımasız bir sahtekar olup olmadığından emin olamıyor. Kadın onu korkunç korsan Karasakal’ın (Ian McShane) gemisi Kraliçe Anne’in İntikamı’na binmeye zorlayınca, Jack kendini Karasakal’dan mı yoksa geçmişinden gelen bu kadından mı daha fazla korktuğunu bilmediği beklenmedik bir maceranın içinde buluyor.
Uluslararası bir oyuncu kadrosuna sahip serinin devam filminde, ikinci Kaptan Hector Barbossa rolüyle usta oyuncu Geoffrey Rush, Kaptan Jack’in eski dostu Joshamee Gibbs rolüyle Kevin R. McNally, güvenilir bir misyoner rolüyle Sam Claflin ve gizemli bir deniz kızı rolüyle Astrid Berges-Frisbey de rol alıyor.

Karayip Korsanlarının takipçisiyseniz geleneği bozmayın ve gidin derim.. Değilseniz bile, canınız sinemaya gitmek istediğinde şu ara gösterimde olan filmler arasında en çok gidilebilecek olanın bu film olduğunu düşünüyorum.. Yalnız film biraz uzun, 141dk, aklınızda olsun.. iyi seyirler şimdiden ;)

(Hmm, izlenecek filmler arasına bir de Türkan'ı eklemeliyim sanırım. Çünkü aklımda o da var gitmek istediğim.. İzleyen varsa yorum yapsın lütfen)

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Ayakkabı Tercihine Göre Kişilik Analizi

Bugünlerde rahat, ayağıma vurmayacak babet arayışındayım. Malum mevsim olarak havaların ısınmasını bekliyorum, hala soğuk olsa da bir gün güneş açacak umudum var.. Yaz gelmeden hazırlıkları başladı tabii, ama en önemlisi ve malesef zor olanı ayakkabı bulmak benim için. Rahatıma düşkünüm, düz ayakkabılar tercihim, topukluları da çok severim ama günlük olarak pek kullanamam.. Dolgu topuklar yeni favorim, yüksek alacaksam dolgu topuk giyeyim de garantiye alayım kendimi diye düşünüyorum :) Tam da konuyla ilgili araştırma yaparken enteresan tespitlere rastgeldim ve sizinle de paylaşmak istedim..

Kadınları ayakkabı tercihlerine göre sınıflandırmışlar. Tabi kesin çizgiler çekmek mümkün değil karakter analizlerinde ama genel hatlarıyla bakın neler demiş fransız psikologlar :

Yüksek ve Sivri Topuklar

Yüksek topuklu ayakkabılar, rekabete, gösterişe ve dişiliğini göstermeye eğilimi olan kadınlar tarafından tercih ediliyormuş..

Sivri topuklu ayakkabılar genellikle özgüveni yüksek ve enerji dolu kadınlar tarafından giyiliyor. Bu kişiler çekicilik, kolay fark edilme ve kadınsılığa önem veriyormuşş..
(Resimdeki ayakkabıları bugün markafonide gördüm ve çok beğendim ama giyebileceğimden emin değilim ne yazıkki :-P)

Alçak ve Yüksek Dolgu Topuklar

Alçak dolgu topuk tercih eden kadınlar doğaları gereği rahat, yumuşak ve değişken olarak tanımlanıyor. Bu kadınlar iş birliğine sıcak bakan ve konuşmaktan zevk alan kişiler olarak tarif ediliyor. Tıpkı ben ;)

Yüksek dolgu topuk tercih edenler ise psikologlara göre, kesinlikle güvenilir, katı ve görüşünü savunacak cinsten kişiler. Aynı zamanda zor zamanlarda da tahmin edilemez bir tavırları oluyormuş.


 Platform Topuklar

Pratik ve ve romantik kadınların tercihi ise platform topuklardan yanaymış. Psikologlar bu kadınların oldukları gibi davranmaktan çekinmediğini belirtiyor.

Kısa Topuklar

Erkek ayakkabılarına benzeyen kısa topuklu ayakkabıları tercih eden kadınların genellikle ne istediğini bilen kadınlar olduğu tespit edilmiş psikologlarca. Ancak depresyona girme eğilimi diğer kadınlara oranla daha fazlaymış..  Oxford ayakkabılar da bu sene çok moda aslında ;)
Spor Ayakkabı Modelleri

Spor ayakkabı modellerinden vazgeçemeyen kadınlar, rahatlarına düşkün, dürüst ve iletişim yönü kuvvetli kadınlarmış. Ancak bu kadınlar da genellikle muhafazakar ve değişime kapalı kişiler olarak tanımlanıyor.

Bu sınıflandırmaya göre ben neredeyim bilemedim.. Yüksek topuk beğenir, rahat ve dolgu topuklu ayakkabı giyerim. Spor ayakkabı da favorim.. Ortaya karışık gibi bir durum var yani bende, tam ikizler burcuyum ;)

3 Mayıs 2011 Salı

Hıdırellez !!

Çocukluğumuzda mahallede ateş yakıp üzerinden atlardık hıdırellezde.. Bütün mahalle sokakta, eğlence cümbüş olurdu, aynı gün kuzenimin doğumgünü olduğundan araya birde doğumgünü kutlaması sıkıştırıverirdik :) Dilekler tutulur, kırmızı kurdele bağlanır çiçeklere, gül ağacının dibine resimler çizilirdi her ne isteniyorsa, hızır gelsin de yardım etsin diye..
Ne keyifli zamanlar diyorum şimdi dönüp bakınca. Artık hıdırellezlerden korkar olduk, acaba bir olay çıkacakmı diye.. Özünde ne güzel bir gün, ne güzel bir yaza merhaba demek Hıdırellez..

"Mayıs'ın 5'ini 6'ya bağlayan gecedir,denizlerin ermişi İlyas'la karaların ermişi Hızır'ın buluşacağı gece. Dünya dünya olalı onlar her yıl bu vakitte buluşurlar. Buluşmazlarsa deniz denizlikten çıkar,toprak topraklığını yitirir. Tekmil canlı doğmaz, üremez, uçmaz, konmaz. Yani kıyametin habercileri Hızır'la İlyas olacaktır. Her yıl Mayıs'ın 5'ni 6'ya bağlayan gece buluşurlar. Dünyanın bir yerinde. Onların buluştukları yerde bahar farklıdır. Çiçekler daha bol, daha büyük olurlar. Gök daha arı,daha başka mavi olur. İnekler bol süt verir. İnsanlar ölmez. Kurt kuş ölmez..." İşte Hıdırellez'in halk arasındaki hikayesi budur..
Her sene Ahırkapıda şenliklerle kutlanan Hıdırellezin bu yıl aynı yerde kutlanıp kutlanmayacağı henüz muallak. Kalabalık, izdiham vs bahaneleri ile bu şenliği gelir kaynağı haline getirmeyi planlayanlara engel olabilmek için Ahırkapı Hıdırellez Şenlikleri Derneği şenlik düzenlemeyeceklerini açıkladı. Umarım sorun çözülür ve güzel bir eğlence düzenlenir..

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Renkli Şehirler

Tatil sezonu yaklaştı ama havalar hala tam ısınmadı.. Tatile gitmek, buralardan uzaklaşmak istiyorum. Sanırım bugünün Pazartesi olmasının da büyük etkisi var bu ruh halimde.. Sağda solda tatil planları konuşuluyor masalarda, bizim henüz tam net bir planımız bile yok. Değişik yerler göresim, gezesim var. Bu haftasonu bir nebze bu ihtiyacımızı gidereceğiz inşallah, bekle bizi Adana.. Sevgili İmgeleme'nin yazıları da güzel bir rehber oldu bizim için, umarım keyifli bir haftasonu olur :)
Gidilesi rengarenk yerleri paylaşmak istedim sizlerle.. Tam da cıvıl cıvıl olmasını hayal ettiğim şu günlerde, içimiz açılsın değilmi ;)

Arjantin gitmek istediğim yerler arasında, ahh bir de yakın olsa ;)
Veee bizim ülkemizden de bir kare elbette var bu renkli yazımda.. Balat'ta çekilmiş bu güzel fotoğrafta İstanbulun renklerini yansıtıyor ama biraz düzensiz..
Balat İstanbul'un Fatih ilçesine bağlı, Haliç kıyısında Ayvansaray ile Fener arasında, eskiden Yahudilerin yoğunlukta olduğu bir semt. Yahudi evlerinden günümüze kalan bu renkli örnekler mahallenin iç taraflarına doğru çoğalır..
Balat adı muhtemelen "Palation" (saray) kelimesinin bozulmuş halidir. Surlardaki Blaherna Sarayına yakınlığından dolayı bu adı aldığı düşünülmektedir..

Hepsini gidip yerinde görmek dileğimle ;)